29 Ağustos 2009 Cumartesi

Sofya




Merhaba gezi dostları !

Yürümekten ayakları patlaması ve yatay şekle geçince yorgunluktan uyuyabilmesini dert etmeyecek kadar bu yaz tatilinin tadına çıkarmaya endekslenmiş kafadarların öyküsüdür bu. Bu yaz yıllık iznimizde Sofya'dan başlayarak baştan başa İtalya turumuzu paylaşmak istiyorum öncelikle blogumda tabi tüm püf noktalarıyla birlikte:)

Aslında aklımızda Bulgaristan üzerinden İtalya'ya geçmek gibi bir fikir hiç yoktu ama insan bu, zora gelince öyle değişik alternatifler bulabiliyor ki... Bizim başımıza gelen herhalde dünya üzerinde çok az kişinin başına gelebilecek bir durum. Şubat ayı gibi Ağustos tatilimizin planını oluşturmaya başladık. Geçen sene İskandinavya turu yaptıktan sonra bu sene biraz daha iklimi sıcak bir ülkeye gitmeye kadar verdik. Myair firması İstanbul-Bari ve İstanbul-Milona seferleri yapan Türkiye- İtalya arası çalışan tek low cost uçak firmasıydı..."Dı" diorum çünkü şimdilik yok..Ve düşünün 24 Temmuz'da basına düşen bomba gibi bir haber: "Myair borçları nedeniyle İtalyan sivil havacılık kurumu ENAC'ın kararıyla geçici süreliğine uçuşları durdurulmuştur". Biz ise bavul hazırlama arefesindeyiz ve tüm rotamız hazır.Rota'da uçak kullanmamız gereken yerlerdeki uçak biletlerimiz bile hazır:(
1 hafta boyunca uyanır uyanmaz internette myair'in son durumunu borsa da hisse senetleri olan kişiler gibi çok yakından takip ettim. Bazı forum sitelerinde, benim gibi o hafta içerisinde uçuşları olan insanların ne yaptıklarına baktım. Bir çoğu Yunanistan üzerinden gemiyle gitmeye karar vermişti. Fakat o kadar saati çöpe atmak istemiyordum çünkü Yunanistan'a zaten iki kez gitmiştim ve trenle Atina gerçekten uzaktı. Türkiye'den direkt giden havayollarının bileti ise son bir haftada ateş pahası haline gelmişti fakat bu geziyi iptal etmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. Almanya'da gördüğüm ve dikkatimi çeken Wizzair firmasının Sofya üzerinden Milano'ya tam benim istediğim günlerde uçuşu vardı ve son bir kaç gün olmasına rağmen aldığımız biletle aynı tutardaydı. Bu bizi inanılmaz mutlu etti. Bir yeni Avrupa (!) şehri görmek ise gerçekten cabasıydı... Son iki günü Sofya'da bir gün için neler yapılırı araştırarak hatta bulduklarımızın birçoğunu yanımıza alarak yola koyulduk.Otobüste nasıl olsa zamanımız olacaktı onları detaylı detaylı okumak için :p

İstanbul – Sofya arası otobüsle yaklaşık 9 saat, fakat buna bir de Kapıkule’de önceden kestirilemeyen ama kaybedilmesi kaçınılmaz zamanı da eklemek gerekiyor. Bulgaristan’a girer girmez asılmış devasa EU bayrakları sizi bir Avrupa ülkesine girmiş gibi hissettirebilir, ama pasaportunuzu kontrol edecek Bulgar polisinin Schengen vizenizi daha önce hiç böyle bir şey görmemiş gibi evirip çevirmesi ve “Nerede vize?” der gibi ilginç ilginç bakması sizi bu hayal dünyasından çıkaracaktır. Bir küçük bilgi vermek gerekiyor burada, Schengen vizesi sahibi Türk vatandaşları Bulgaristan’dan transit geçme hakkına sahip ve bu geçiş esnasında maksimum 5 gün kalınabiliyor, ama en doğrusu Bulgaristan’a girildiğinde aynı gün içerisinde ülkeden çıkış yapmak:) Kısa bir kaosun ardından görevlilere güç bela İtalya’ya uçacağımızı anlatıyoruz ve anlaşıyoruz, ardından bir müddet gecikmesine sebep olduğumuz otobüsümüze şaşkın ama mağrur bir şekilde geri dönüyoruz. Bu arada, Kapıkule tabelasını çekmeye kalkışırsınız diye söylüyorum, çaktırmadan yapın çünkü o bölgede fotoğraf çekmek yasak !!

Sofya otobüs terminaline saat 7 gibi iniyoruz. İnsanların dil bilmemesi size ilk başta garip gelebilir, ama Bulgaristan’da buna gerçekten alışmalısınız. Tourist Information’da normalde size yardımcı olmak için hazırda bulunması gereken bayanlar bile sadece Bulgarca biliyorsanız halinizden anlayacaktır. En iyisi el kol hareketleriyle ya da belki biraz en temel İngilizce ile bir Sofya haritası almak ve oradan uzaklaşmak :) Ne de olsa Sofya için Milano uçağından önce bir günümüz var !



Metro (daha doğrusu tram) istasyonu hemen terminalin yanında, oradaki bir gişeden günlük bilet almanızı tavsiye ederim, 4 Leva (1 Leva yaklaşık olarak 1 Lira ediyor) ve sınırsız biniş hakkı sağlıyor. Biz de otelimizin bulunduğu ve sonradan en hareketli cadde olduğunu anladığımız Vitosha Bulvarı’na doğru yola çıktık. Bu arada otel ve hosteller içinde www.hostelworld.com ile isteğinize uygun arama yaparak, kalacağınız yerin fiyatından ufak bir miktarını ön ödeme yaparak rezervasyonla garanti altına almış oluyorsunuz, ayrıca site çok kullanışlı ve para birimi olarak da çeşitli seçenekleri var, tavsiye edilir. Burası çoğu markanın mağazalarının bulunduğu ve şık kafelerin yol boyunca sıralandığı hoş bir bulvar. Bayanlar özenli (!)kıyafetleriyle, baylar da ilginç takıları ve saçlarıyla yanımızdan salına salına geçiyor, biz ise yürüyüş için uygun ve rahat kıyafetlerimizle biraz tarz yoksunu kaldığımızı hissediyoruz ama olsun, önemli olan maksimum seviyede yer görmek :p (Bu gezi sırasındaki inandığımız cümle oldu bu, zaman zaman tekrarlanacaktır.) Bayanların özenli kıyafetleri kısmını ise Macaristan ve Letonya gezimi anlatırken detaylarına gireceğim. Sanırım bu doğu bloğu ülkelerinin bayanları bu giyinme işini iyi biliyor, yanınızda sevgiliniz ya da kocanız varsa karşıdan gelen bir bayana bakıp bakmadığını anlamak için göz kontrol mekanizmanız yoğun bir şekilde çalışabilir ve yorulabilirsiniz;)

Sofya’nın, hatta Bulgaristan’ın sembol abidelerinden biri olan Alexander Nevski kilisesi mutlaka görülmesi gereken bir yer. 45 m. yüksekliğe ulaşan altın kaplı kubbesi ile 20. yüzyılın ilk yıllarında, 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı'nda ölen 200 bin Rus askerinin hatırasına inşa edilen katedral, Ortodoks inancının en büyük ibadethanelerinden sayılır. Bu kilise şehrin en turistik yeri ve etrafında çok sayıda turistik eşya satıcısı mevcut. Eski sisteme ait ne varsa satılık... Paralar, madalyalar, ikinci dünya savaşı sırasında bulunan antik eşyalar, naziler ve sovyetlere ait entaresan eşyalar. Bense şu an için Rusya'ya gitme planım yok en iyisi buradan alıyım diyerek beşli şirin bir matruşka setiyle kendimi mutlu ettim;)

Bir de Osmanlılar döneminden kalma Banyabaşı camiden (Banya Bashi Mosque) bahsedelim.
Internetteki bilgilere göre; Avrupa'nın en eski camilerinden biridir. Kuruluş tarihi hakkında çeşitli tarihler söylense de 1566 yılı kabul edilir. Mimar Sinan tarafından tasarlanmıştır. En dikkat çekici özelliği geniş kubbesi ve minare yüksekliğidir. Bulgar makamlarının ve ırkçı partilerin faaliyetlerine rağmen cami bugün Sofya'da ibadete açık kalabilen tek camidir.

Bir bonus aktivite de Zhenski Bazar’ı, yani kadınlar pazarını ziyaret etmek oldu. Burası kıyafetten yiyeceğe, kapkacaktan ikinci el eşyaya kadar geniş yelpazede komik derecede ucuz eşyaları beğeninize sunan bir pazaryeri. Ne olduğunu bile anlamadan birer T-Shirt alıverdik bile! Yalnız kapkaççılara dikkat etmekte fayda var, kendileri baya bi sakıncalı görünüyor. (2009 Ağustos itibariyle 1 € = 1,95 BGN) Alışverişlerde euroyu da kabul edebiliyorlar her ne kadar alışveriş kısmında gayet problem yaşansa da (ingilizce bilinmemesi nedeniyle) sonuçta euro ödemeyle siniriniz biraz daha yatışıyor.

Yemek menülerine baktığımızda Türk yemek isimlerini bulabiliyoruz. Örneğin; işkembe çorba(shkembe chorba), tarator, kavurma( kavarma) ve "gevrek" le "boza" da kültür etkileşimlerinin bir sonucu...

Şehirdeki gece kulüplerinin ve adımbaşı gördüğümüz casinolarının da Sofya gecelerini bir hayli renklendirdiği aşikar. Alkol fiyatları ve yeme içme özellikle İstanbul'a kıyasla çok uygun..

Kayakçılara müjde!

Caddenin adını aldığı Vitosha Dağı, şehrin sırtını yasladığı bir dev gibi yükseliyor arkada. En yüksek noktası 2290 metreye ulaşan dağ, kış mevsiminde kayak sporuna gönül verenleri memnun ederken, şimdilerde sıradışılık peşindeki paparazzilerden sıkılmış olan Avrupa jet-setinden ünlü simaları da ağırlar olmuş. Dağın eteklerinde yer alan Doğu Avrupa ortaçağ eserlerinin en iyi örneklerinden Boyana Kilisesi, içindeki mükemmel freskoları sayesinde, UNESCO tarafından 1979'da Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmış.

Kısıtlı zamanımız nedeniyle biz kayak kısmını tamamlayamadık ama olsun en azından bir daha geldiğimizde yapacak bir şeyler kaldı diyerek pembe kanatlı uçağımız olan:) Wizzair'e gidebilmek için havaalanına doğru yola çıktık. Şehir merkezinden havaalanı 10 Leva. Taksi kullanmak gayet uygun. Ya da havaalanına giden otobüslerle de çok cuzi bir tutarla ulaşabiliyorsunuz.

yeni yazilarim yeni sitemde devam edecektir : www.sumrucaliskan.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder